Smyrna’ya ulaşan bilinen dört su yolu bulunmaktadır. Bunlardan ilki antik kaynaklarda da konu edilmiş olan Akpınar Su Yolu idi. İmparator Titus zamanında, gelecekteki İmparator Traianus’un babası M. Ulpius Traianus Eyalet Valisi olduğunda, İ.S. 79-80’de, Zeus Akraios Tapınağı’na ulaşan bir su kemeri inşa ettirdiği bilinmektedir. Aynı kemer daha sonra İmparator Traianus döneminde eyelet valisi olan L. Baebius Tullus tarafından, İ.S. 110-111’de, onarılmıştır. Bu suyolunun Akpınar Su Yolu olduğu ve Kısık’ın hemen doğusunda yer alan bir kaynakdan getirildiği sanılmaktadır. Bu kaynaktan çıkan su önce kuzeye yönlendirilerek Seydiköy Tren İstasyonu’nun bulunduğu noktaya ulaştırılmış, ardından bundan sonraki güzergahı net olmasa da suyun buradan Bozyakaya doğru bir yol izlemiş ve buradan Değirmentepe’deki tapınağa ulaştırılmıştı. Su yolunun tapınağa kadar olan yolculuğunda zaman zaman kapalı kanallar, zaman zaman da su kemerleri kullanılmıştı.

Smyrna’ya su ulaştıran su yollarından bir diğeri, Buca Su Yolları veya Osman Ağa Suyu olarak adlandırılan su yolunun Yeşildere’yi (Meles?) geçmek için kullanılan su kemeri İzmirliler tarafından Kızılçullu Su Kemerleri olarak bilinmektedir. Bu noktada Yeşildere üzerine kurulu iki su kemeri yer almaktadır. Kızılçullu Su Kemerine su ileten su yolunun Buca’nın güneyindeki Kaynaklar-Kozağaç başlangıcını oluşturuyordu. Su yolu Buca-Şirinyer demiryolu hattı üzerinden bu kemerlere ulaştırılıyordu. Suyun kaynağından Yeşildere’ye kadar olan yolculuğunda en dikkat çeken unsur 21 metre yüksekliğe ve 120 metrelik uzunluğa sahip olan Kızılçullu Su Kemeri’dir. 3 katlı bu su kemerinin Osmanlı dönemine kadar kullanıldığı, ancak kemerin üzerindeki kanallarda biriken tortuların temizlenemeyecek hale gelmesinden sonra bu kez güneyine iki katlı yedi kemer açıklıklı ikinci bir kemer yapılmak zorunda kalmıştır. Bu kemerleri aşan suyun Kadifekale’nin* batı eteği boyunca Kemer-Basmane yönünde kente ulaştığı öngörülmektedir.

Üçüncü su yolu Karapınar Su Yolu olarak bilinmektedir. 750 metre seviyesindeki,Nif Dağı’nın kuzey yamacındaki Karapınar’dan başlayarak Buca üzerinden Yeşildere’ye ulaşan su yolu İzmir’in en eski suyoluolarak kabul edilir. Hellenistik dönemde inşa edilmiş olabileceği ile ilgili tartışılmaktaysa da Karapınar SuYolu 30 kilometreyi aşkın uzunluğu ile antik dönemin en büyük mühendislik yapıtlarından biriydi. Suyun kaynağından kente uygun eğimi kaybetmeden aktarılabilmesi için Arapdere vadisi (380-300 m. seviyesinde) aşılmış ve dolambaçlı bir yol izleyerek su pişmiş toprak künkler vasıtası ile Buca’ya (200m. seviyeleri)ulaştırılmıştır. Su yolunun Yeşildere’ye ulaştığı son üç kilometrede yükseltinin oldukça düşmesi nedeniyle oluşan basınca dayanması için taş borularkullanıldığı düşünülmektedir. Bu su yoluna ilişkin bugün hiçbir arkeolojik iz bulunmamaktaysa da, Yeşildere’yi ters sifon yaparak geçtiği öne sürülmektedir. Smyrna’ya ulaşan su yollarından biri de Halkapınar* üzerinden gelerek kente ulaşan su yolu idi. Bugün bu su yolunu işaret edecek arkeolojik kalıntılardan söz etmek mümkün olmamaktadır.

Bugün Yeşildere üzerinde görülen ve Vezirsuyu Su Kemeri olarak adlandırılan su yolu Arundell'in aktardığına göre Vezir Ahmet Paşa tarafından 1674 yılında yaptırılmıştır. Vezirsuyu Kemerinin kaynağı Weber tarafından Osmanağa suyu olarak tanımlanırken Öziş kaynağı Şirinyer Tren İstasyonu yakınlarındaki pınara atfetmiştir. Bu yeni hat sayesinde kentteki eski ve yeni binalar ile 73 yeni çeşmenin ihtiyacı karşılanmıştır. Vezirsuyu kemeri 160 metreye yakın uzunluğa sahiptir ve aşağıda 4 yukarıda ise 9 kemer ile Yeşildere'yi geçmektedir. Bugün bu su kemeri 0,55 m. yan duvar kalınlığı ve yaklaşık 0,60 m. genişliğindeki bir kanal ile kuzey-güney doğrultusunda uzanmaktadır. Kadifekale’nın doğu yamacına ulaştığı noktada ise Weber'e göre Osmanağa su yolunun 8 metre alt kotunda kapalı bir kanalı izleyerek kentin 45 m. yüksekliğine kadar çıkarılmıştı. Omanağa ve Vezirsuyu iletim hatları Kadifekale’nin doğu yamacında paralel seyrederek kente ulaşmaktaydılar.

Smyrna’ya ihtiyacı olan suyu ileten bu su yollarının dışında kentin altında da çok sayıda su kanalının Kadifekale yamaçlarında ortaya çıkan kaynakların suyunu toplayarak kentin aşağı mahallelerindeki çeşme ve sarnıçlara ilttikleri son yıllarda yapılan kazı ve araştırmalarla ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri halen Smyrna Agorası’ndaki çeşmeye su iletmeye devam etmektedir.

Smyrna Antik Kenti Kazıları çerçevesinde yapılan kent içi araştırma ve kazı çalışmaları modern kentin ve dolayısıyla antik kentin altında pek çok su kanalının varlığını göstermiştir. Bu kanalların her birinin Kadifekale yamaçlarındaki pınarlardan beslendiği sanılmaktadır.

Bu kanallardan biri çok eskiden beri bilinen ve bugün agora Batı Portiko’da halen akmakta olan suyun geldiği kanaldır. Agora Su kanalı adı verilen bu kanal agoranın batı kenarındaki Faustina Kapısı’nın bulunduğu noktadan itibaren modern bir çeşme ile aktığı noktaya kadar, portikonun 3. Galerisi’nin arkasında yaklaşık 60 m boyunca uzanmaktadır. Bugün için eksik arkeolojik izlere karşın bu su kanalının agoranın kuzeybatısındaki Roma Hamamı’na su iletmek için planlandığı sanılmaktadır. Kanalın Faustina Kapısı’ndan önce nasıl bir yol izlediğine ilişkin yapılan araştırma aşamasında içine girilmiş ve kanal takip edilmiştir. İçinde bir insanın rahatlıkla ilerleyebildiği kanalın yaklaşık 20 m güneye ilerledikten sonra, 816 Sokak çizgisinde doğuya döndüğü yaklaşık 50 m takip edildikten sonra bir çöküntü ile karşılaşıldığından daha ileriye gidilememiştir. Kanalın çok daha uzun bir hattan oluştuğu tahmin edilmektedir. Kanalın sadece Roma Hamamı’na su iletmediği aynı zamanda Batı Portiko’nun bodrum katında Geç Antikçağ’da meydana getirilen sarnıç sistemini de beslediği anlaşılmaktadır.   

Benzer bir kanal agoranın hemen güneyinde 821 Sokak’taki bir evin altında da tespit edilmiştir. Halen bu kanalda da su akmaya devam etmektedir. Sütveren Anne Kanalı olarak adlandırılan bu kanala evin avlusundaki tonozlu bir merdiven ile inilmektedir. İnildiği noktadan güneye doğru yaklaşık 7 m kadar ilerleyen kanal, bu noktada doğuya doğru belirgin bir kavis yaparak dönmekte ve yeniden güneye yönelmekte ve bir çöküntü ile sona ermektedir. Basamaklı girişin daha sonra inşa edildiği, olasılıkla hattın Aya Yannis Kilisesi’ne doğru yöneldiği sanılmaktadır. Bu kanalın ulaşılan son noktasında bir çeşme nişi ile karşılaşılmıştır. Çeşmenin ardındaki bir başka su kanalının önünün kapatılması ile oluşturulduğu, kanalın bu noktada aslında “çatal” yaptığı, yani iki kanalın birleştiği anlaşılmıştır. İzmirli Hıristiyanlar arasında yaygın olduğu anlaşılan ve Weber’in de 19. Yüzyılın sonunda tespit ettiği, Meryemana sevgisinden kaynaklanan Sütveren Anne inancı bu kanal ile somutlaşmaktadır. İnananlar merdivenle ulaştıkları kanalın çeşmesinden su içerek sütlerinin çoğaldığına ve doğurganlıklarının arttığına inanıyorlardı.

Antik kentin altında dolaşan kanalların ikiden çok daha fazla sayıda oldukları sanılmaktadır. Kanalların hangi tarihte yapıldıkları tartışmalıdır ancak Hellenistik dönem kadar gittiği değerlendirilmektedir.

Bugün depremler ve yapılaşma baskısı ile kesintiye uğrayan bu kanalların birbirleri ile olan bağlantıları ve ilettikleri suyun kaynağı konusunda bilgilerden yoksun bulunmaktayız. Olasılıkla lokal pınarlar ile bağlantılı olan bu kanalların ilerledikleri hat boyunca kamu yapılarına, çeşme ve sarnıçlara su sağladıkları anlaşılmaktadır.

Moloztaş kullanılarak yapılan kanalların tonoz veya kırma taş örtü sistemleri vardır.  Kanalların üzerinde düzensiz aralıklarla yapılmış havalandırma bacaları yer almaktadır. Bu bacaların kanalların inşası ve onarımlarında içine girmek ve artan malzemeyi dışarı atmak için kullanıldıkları gibi kanal içinde oluşabilecek tıkanma, çökme gibi istenmeyen durumlara müdahale etmek için kullanıldıkları anlaşılmaktadır. Kanalların ortalama yükseklikleri 2.16 m., genişlikleri ise 0.90 m’dir. 

Kanalların bu boyutları ile kentin muhasara altında olduğu veya aşayiş sorunlarının bulunduğu dönemlerde kullanılıp kullanılmayacağı tartışılabilir bir konudur. Ancak bugün İzmirliler kanalları kentin aşağısından Kadifekale’ye çıkan tüneller olarak görmek istemekte ve hatta Büyük İskender ile ilişkilendirmektedirler.