Kadifekale ile Smyrna Agorası arasındaki yamaçta yer almaktadır. Bugün bir kısmı yıkılmış bir kısmı ise kullanılan modern ama niteliksiz konutların altındadır.

Smyrna Tiyatrosu’na ilişkin ilk bilgilere Vitruvius’un De Architectura adlı eserinde ulaşılmaktadır. Vitruvius (V.IX.1), Smyrna Tiyatrosu’nun skene (sahne) binasına bitişik durumda olan veya hemen yakınında olan Stratonikeion adı verilen bir portikonun bulunduğunu not etmektedir. Böyle bir portikonun tiyatro civarında planlanmış olmasını övgüyle belirtir ve diğer kentlere örnek olarak gösterir. Tiyatrolara yakın bu tür portikolar yağmurlu havalarda izleyicilerin sığınması ve oyuncuların ekipmanlarını saklamaları için uygun bir kapalı mekan imkanı sağladıkları bilinmektedir. Smyrna Tiyatrosu’nun varlığına ilişkin ikinci antik kaynak İ.S. 2. yüzyılda yaşamış olan Aristides’tir. Ancak Aristides Smyrna’yı betimlerken değindiği yapılardan biri olan tiyatroya ilişkin herhangi bir ayrıntı vermemiştir.

Tiyatro’nun harabe halinde olsa da varlığı ve tanımına ilişkin sonraki bilgiler Smyrna 17. Yüzyıldan itibaren İzmir’e olan ilgileri sebebiyle kente gelen seyyah ve araştırmacıların bilgilerine dayanmaktadır. Tiyatro kompleksi ile ilgili en erken notlardan biri Jean Baptiste Tavernier’e aittir. Tavernier’e göre Smyrna’da bulunan tiyatro yarım daire biçiminde yapılmıştır ve deniz tarafı açık bırakılmıştır. Tavernier dile getirdiği yarım daire biçimli yapının bir amfitiyatro olduğu kanısında idi. 17. Yüzyılda tiyatroyu görenlerden Moncony’e göre ise, tiyatro 314 adımlık bir yarım daire şeklindeydi ve yirmi dört sıra basamağa sahipti. Bir başka seyyah Otto Friedrichs von Richter, 19. Yüzyılın başında tiyatro üzerine yaptığı kısa yorumda; bir kemerin ve yüksek bir duvarın varlığından söz etmektedir. 1817’de Smyrna’yı gözlemleme şansı bulan Kont Louis Auguste Forbin ise Prosceniumun (tiyatro sahnesi) o tarihte hala görülebildiğini belirtir.19. yüzyılın ikinci yarısında Sir Charles Wilson’a göre proskeneium ve orkestra üzerinde inşaat yapılmış ve cavaedan (tiyatronun izleyici bölümü) geriye doğal bir oyuktan başka bir şey kalmamıştı.

Ancak hepsinin ötesinde Smyrna tiyatrosu ile ilgili olarak en detaylı gözlem 1912 – 1913 yılları arasında tiyatroda çalışma imkanı bulmuş Otto Berg ve Otto Walter’a aittir. Onlar tarafından hazırlanan ve 1932’de Asar-ı Atika Muhipleri Cemiyeti tarafından Türkçeye çevrilerek “İzmir’de Roma Tiyatrosu” adıyla yayınlanan rapor yapı hakkındaki bilgilerimizin temelini oluşturur. 1917 ve 1918 yıllarında tiyatro alanını işgal eden evlerde yapılan incelemelerle bir araya getirilen arkeolojik veriler toplanmıştır.

Walter ve Berg’in çalışmalarına göre tiyatro, üç katlı sahne binasına sahipti ve yarım daire şeklindeki orkestrasının üzerinde 30 m boyunca yükselen iki diazoma ile bölünmüş üç kademeli ve 152 m çapında bir caveaya sahipti. Walter ve Berg’in kireçtaşından imal edildiklerini belirttikleri oturma basamakları 0,43 m. yüksekliğinde ve 0,45 m. genişliğindeydiler.

Pagos (Kadifekale) tepesinin kuzey yönelimli yamacında inşa edilmiş olan tiyatro İzmir Körfezini ve Smyrna’yı görsel açıdan mükemmel denebilecek bir açı ile izleyecek bir konuma sahiptir. Tiyatronun ilk kez ne zaman inşa edildiği bilinmemektedir. Ancak en azından Vitruvius tarafından konu edildiğine göre İ.Ö. 1. yüzyılda inşa edilmiş durumdaydı. Tiyatro, Roma imparatorluk döneminde olasılıkla bir deprem sonrasında İmparator Claudius zamanında onarılmış, ancak son halini İ.S. 178 yılındaki depremden sonra yapılan onarım ve eklentilerle aldığı düşünülmektedir.